|
|
|
İnsan kendini yanlızca insanda tanır...! GOETHE |
|
|
|
|
|
|
|
Burayı Kesinlikle Tıklamayınız...!(Haberler) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bir kör bir köre yol gösterirse ikiside çukura yuvarlanır...
MATTHEW HENRY
Bir sofist olan Protagoras, “İnsan her şeyin ölçüsüdür” diyerek, doğruluğun insanlara göre değiştiğini ileri sürmüştür.Ki insanlık tarihini incelediğimizde Tanrının koyduğu bir ölçüyü ayarlayamayan Havva ile Ademin sonuç olarak kendilerini ölçüyü ayarlayıcı konumda bulmalarıyla hayat yoluna başlanmıştır.Elbette ölçü olan insandır.Yaşanılan dönemin şartları(sosyal hayat,kültürel hayat,siyasal durumlar dini inanç vs,) ve buna paralel olarak zihniyet ölçünün unsuru konumundadır.Rasyonalizme göreyse doğru bilginin olanaklı olduğu ve doğru bilginin ölçütünün tek kaynağının akıl olduğu vurgulanır.Bu doğrultuda rasyonalist filazoftlardan Sokrates: Aklın, değişmez ve gerçek varlığın bilgisine doğuştan sahip olduğunu, Platon: Zorunlu, kesin, genel geçer bilginin var olduğunu, bu bilgilerin de ideaların bilgisi olduğunu,Aristoteles: Bilgi edinme yetisinin akıl olduğunu. Ancak akıl bilgiyi taşıyan değil, üreten bir yeti olduğunu,Hegel:Doğru bilgiye hiçbir deneye başvurmadan, yalnızca düşüncenin sınırları içinde kalınarak ulaşılabileceğini ileri sürer. KA-TOTH der ki insan yaşadığı çağın koşullarındaki ölçüyü karşısındaki insandan insana değişen ölçünün bilgisine varamayarak akıl yolu ile diğerine kıyasla edindiğin doğru bilginin gereği gibi davranmaz isen ölçüsüz kalmış olursun.
İşte hayat ritüelinin bireylerde disosyatif haline getirtilen meblalarını bu zihniyetle incelemek yaşamın sistemini değiştirmeyecek olsa bile Kendimize Olan İzimizi Kaybetmememize olanak sağlayacaktır.Günümüz yaşamında akıl almayacak kaosları görmezden gelerek örselenmek yerine insanları tanıyarak değer yargılarımızı ortaya koymak sağlam bir duruş oluşturmamız demektir.
Borçlar Kanunu Tasarısı'ndakiler
Anadolu Ajansı tarih 01.02.2011, 23:19 (UTC) | | 4 Aralık 2010 Cumartesi 22:31
TBMM'de grubu bulunan siyasi partilerin Ocak ayında yasalaşması konusunda uzlaşmaya vardığı ve 1926 yılından bu yana yürürlükte olan Türk Borçlar Kanununu yenileyen Borçlar Kanunu Tasarısı önemli düzenleme içeriyor.
Tasarının bazı düzenlemeleri özetle şöyle:
-Ismarlanmayan bir şeyi posta kutusunda veya kapısının önünde bulan ya da başka bir yolla alan kişi, söz konusu şeyi geri göndermek veya saklamakla yükümlü olmayacak.
-Sözleşmelerde, güvenli elektronik imza kullanılabilecek. Güvenli elektronik imza, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğuracak.
-Okur yazar olmayanlar, imza yerine usulüne göre onaylanmış olması koşuluyla parmak izi, el ile yapılmış bir işaret ya da mühür kullanabilecek.
-Bireyler, bankalar, sigorta, seyahat ve taşıma işletmeleri gibi şirketler tarafından önceden hazırlanan soyut ve tek yanlı sözleşmelere karşı korunacak.
-Hakim, sadece ölüm halinde değil, ağır bedensel zararlarda da zarar görenin yakınlarına manevi tazminat ödenmesine karar verebilecek.
-Hiçbir sosyal güvenceden yararlanamayacak durumda olan, uğradığı zararın giderilmesi için acil parasal desteğe ihtiyaç duyanlara, ''geçici ödeme'' yapılabilecek.
-Borçlu, olağanüstü faiz oranlarına karşı korunacak. Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, belirlenen yıllık faiz oranının yüzde 50 fazlasını aşamayacak.
-Ekonomik kriz dönemleri gibi olağanüstü durumlarda, sözleşmeler değişen koşullara göre uyarlanabilecek.
-Satıcı, sattığı malda bulunduğunu belirttiği niteliklerin bulunmamasından sorumlu olacak. Alıcı, satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hallerde, satılanı geri vererek sözleşmeden dönebilecek.
-Taşınmaz satışı sözleşmeleri, resmi şekilde düzenlenecek. Taşınmaz satışı vaadi, geri alım ve alım sözleşmeleri, resmi şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmayacak.
TAKSİTLE SATIŞLAR
-Taksitle satış sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olamayacak.
-Kiraya veren, kiralananın kullanımıyla ilgili olmak üzere, kendisi veya üçüncü kişi tarafından yapılan yan giderlere katlanacak. Buna göre, çatı onarımı ve dış cephe boyası gibi giderler, ev sahibi tarafından karşılanacak.
Gayrimenkulu kiralayan, mal sahibinden kiralanan yerle ilgili ayıbın uygun bir sürede giderilmesini isteyebilecek. Bu sürede ayıp giderilmezse kiracı, bu ayıbı mal sahibi adına gidertebilecek ve bundan doğan alacağını kira bedelinden kesebilecek. Ayıbın verilen sürede giderilmemesi durumunda, kiracı sözleşmeyi feshedebilecek.
Kira sözleşmesinin imzalanmasından sonra kiralanan yer herhangi bir nedenle el değiştirirse, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olacak.
Kiracı, aksine sözleşme ve yerel adet olmadıkça, kira bedelini ve gerekiyorsa ısıtma, aydınlatma ve su gibi yan giderleri, her ayın sonunda ve en geç kira süresinin bitiminde ödeyecek.
Kiraya verenler, konut ve çatılı iş yerlerinde, sadece kira bedelini değil, elektrik ve su gibi yan giderleri de ödemeyen kiracılara karşı, temerrüt sebebiyle tahliye davası açabilecek.
BALKONDA MANGALA SON
-Sözleşmeye uygun olarak özenle kullanacak ve komşulara gerekli saygıyı gösterecek kiracının, bu yükümlülüğüne aykırı davranması durumunda kiraya veren, en az otuz gün süre vererek, durumunu düzeltmesi için ihtarda bulunacak.
Ancak, kiracının davranışları komşular tarafından çekilmez hale gelirse, ev sahibi yazılı bildirimle sözleşmeyi hemen feshedebilecek. Uyarıya rağmen yüksek sesle müzik dinleyen, gürültü patırtı, balkonda mangal yapan kiracının sözleşmesi iptal edilebilecek.
-Kiracı, kiralanan yerin olağan kullanımı için gerekli temizlik ve bakım giderlerini ödemekle yükümlü olacak.
-Kiracı, kiralanan yeri ne durumda teslim almışsa, kira sözleşmesinin bitiminde o durumda geri verecek. Ancak, kiracı sözleşmeye uygun kullanım dolayısıyla kiralananda meydana gelen eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu olmayacak.
-Konut ve çatılı iş yerlerinde, mal sahibine verilen depozito miktarı, 3 aylık kira bedelini aşamayacak.
-Kira bedelleri, bir önceki yılda gerçekleşen üretici fiyat endeksindeki (ÜFE) artış oranını geçmemek koşuluyla artırılabilecek. Bu kural bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanacak.
-Kira bedeli yabancı bir para birimiyle belirlenmişse, 5 yıl geçmedikçe kira bedelinde değişiklik yapılamayacak.
EV SAHİBİNE, SÖZLEŞMEYİ TEK TARAFLI SONA ERDİRME HAKKI
-Konut ve iş yeri kiralarında kiracı, süre bitiminden en az 15 gün önce bildirimde bulunmadığı takdirde sözleşme aynı koşullarla 1 yıl uzatılmış sayılacak.
-Aile konutu olarak kullanılmak üzere kiralanan taşınmazlarda kiracı, eşinin açık rızası olmadıkça kira sözleşmesini feshedemeyecek.
-Ev sahipleri, ''babam, dedem, torunum veya evlatlığım oturacak'' gibi gerekçelerle de kira sözleşmelerini dava yoluyla sona erdirebilecek.
-İşveren, çalışanların psikolojik ve cinsel tacize uğramalarını (mobbing) önlemekle yükümlü olacak.
-İşçi, işverene kusuruyla verdiği her türlü zarardan sorumlu olacak.
-İşveren, işçiye her hafta, kural olarak pazar günü veya durum ve koşullar buna imkan vermiyorsa, bir tam çalışma günü izin verecek. Hizmet sözleşmesinin feshi halinde ise bildirim süresi içinde işçiye ücretinde bir kesinti yapmaksızın günde 2 saat iş arama izni verilecek.
-İşveren, en az bir yıl çalışmış olan işçilere, yılda en az 2 hafta, 18 yaşından küçük işçiler ile 50 yaşından büyük işçilere de en az 3 hafta ücretli yıllık izin verecek.
-Yıllık ücretli izinler, kural olarak aralıksız biçimde verilecek, ancak tarafların anlaşması durumunda izin süresi ikiye bölünebilecek.
EVDE HİZMET SÖZLEŞMESİ
-İşçi, işverenin verdiği işi, evinde kendisi veya aile bireyleriyle ücret karşılığı yapabilecek. İşçi, bir mağaza için, kendi evinde giysi dikip vermeyi, ürün paketlemeyi üstlenebilecek.
-Eser sahibinin ölümünden sonra, mirasçıları eserde güncelleştirme yapabilecek. Yayımcı, eser sahibinin haleflerine güncelleştirme olanağı vermeden yeni bir basım yapamayacak ve eseri çoğaltamayacak.
-Evlenme simsarlığından doğan ücret için dava açılamayacak, takip yapılamayacak.
KEFİL OLMADA EŞ RIZASI
-Kefil olmada eş rızası aranacak.
-Birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olacak.
| | |
|
Yalova Valisi'nden 19 Mayıs gösterileri kaldırılsın önerisi
HÜRRİYET GÜNDEM tarih 31.01.2011, 18:42 (UTC) | | Yalova Valisi'nden 19 Mayıs gösterileri kaldırılsın önerisi
20 OCAK 2011
Yalova Valisi Dursun Ali Şahin, 19 Mayıs törenlerinde yapılan gösterilerin kaldırılmasını önerdi ve “Bu dönemler artık geçti. Çocukları robot gibi kullanmak hoş değil. Bunlar Doğu Bloku’ndan ithal edilen şeyler” dedi.
AK PARTİLİ POYRAZ: SEYRET SEYRET AYNI ŞEYLER
OKUYAN: VALİ İSTİFA ETMELİ
Milliyet Gazetesi'nden Tolga Şardan'ın haberine göre, İçişleri Bakanlığı’nın düzenlediği ve 81 ilin valisinin katıldığı değerlendirme toplantısında konuşan Yalova Valisi Dursun Ali Şahin, 19 Mayıs törenlerinde öğrencilerin karton kullanarak yaptıkları gösteriler ile kentlerin yerel kurtuluş günü törenlerinin kaldırılmasını teklif etti. Vali Şahin, “Bu dönemler artık geçti. Çocuklar robot gibi kullanılıyor. Doğu blokundan ithal edilen şeylerdir” dedi.
Atalay sadece dinledi
İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın başkanlığında dün gerçekleştirilen valiler toplantısının basına kapalı bölümünde ilginç değerlendirmeler ve tartışmalar yaşandı. Atalay’ın baştan sona katıldığı toplantıda söz alan Yalova Valisi Şahin, ilginç bir teklif ortaya attı. Şahin, 19 Mayıs törenlerinde öğrencilerin tribünlerde karton kullanarak yaptıkları gösteriler ile kentlerde gerçekleştirilen yerel kurtuluş günü törenlerinin kaldırılması gerektiğini söyledi. Salonda yer alan bazı valilerin bu teklife güldüğü, Atalay’ın ise sessiz kaldığı öğrenildi.
Valiler toplantısındaki teklifle ilgili soruları yanıtlayan Şahin, “19 Mayıs törenlerinde tablolarla yapılan gösteriler var. İşte bayrak çıkıyor, sözler, yazılar çıkıyor. Bu dönemler geçti. Çocukları robot gibi kullanmak hoş değil. İnsanların beyinlerinde güzel şeyler oluşturmak gerekli. Zarfın içi önemli, beyin önemli” dedi. Şahin, “Sizin bu konuda alternatif projeniz var mı?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Yeni şeyler denenebilir. 15 yıldır yapılan uygulamayı kaldırmanın zamanı geldi. Doğu Bloku’ndan ithal edilen şeylerdir. 19 Mayıs’ı nev’i şahsına münhasıran kutlamak gerekir. Spor hareketleri güzel.”
Kartonla yapılan gösteriler
19 Mayıs törenlerinde öğrencilerin kartonla yaptıkları tabloların genellikle Türk bayrağı ile Atatürk’ün sözlerinden oluştuğunun hatırlatılması üzerine Şahin, “Bu bir fikir olarak ileri sürüldü. Düşünülebilir” karşılığını verdi. Şahin, illerdeki yerel kurtuluş günlerinin kaldırılması görüşünü de savunurken, “Komşu ülkelerle sıfır sorun diyoruz, ama ilkokul çocuklarının önünde düşmanı yatırıp süngülüyoruz. Bunlar birbirine tezat şeylerdir. Zaman israfıdır. Ayrıca, kurtuluş günleri olmayan kentler kurtuluş günü düzenliyor” dedi. Şahin, teklifinin toplatıya katılan bakanlık bürokratlarınca not alındığını söyledi. | | |
|
10 soruda 'içki yasağı'
DHA tarih 31.01.2011, 18:05 (UTC) | | 10 soruda 'içki yasağı'
13.01.2011 10:47
Kır düğünlerinde satış belgesi varsa, catering firması içki sunabilecek. Sahillerdeki işletmelere yasak yok ama karayolları için var...
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (TAPDK) alkollü içkilere dair yönetmeliğiyle başlayan tartışmanın kafalarda yarattığı soruları TAPDK Başkanı Mehmet Küçük ve AKP, internet sitesinden yanıtlar verdi. İşte en çok merak edilen 10 soruya yanıt:
1- Kır düğünlerinde artık içki içilemeyecek mi?
Mekânın açık içki satış belgesi varsa, catering firması içki servisi yapabilecek. Belge yoksa, yemek veya organizasyon sahibi içkileri kendi alacak ve catering firmas bunları ikram edebilecek.
2- Karayolları kenarlarında ve deniz kıyı şeridindeki tesislerde alkollü içki satışı yasaklandı mı?
Sahillerde veya turistik mahallerdeki alkollü içki satışana ilişkin bir düzenleme yönetmelikte yok. Karayolları Trafik Kanunu ise “Konaklama yerleri ve belediye mücavir alanları hariç, otoyollarda ve devlet karayollarındaki tesislerde alkollü içki satılamaz” hükmü içeriyor. Bu, yönetmeliğe aktarıldı.
3- Efes Pilsen basketbol takımı kapanacak mı?
Hayır ancak ismini değiştirmek zorunda kalacak. Artık spor takımlarının alkollü içki çağrıştıran isimler kullanması mümkün değil.
4- Efes Pilsen Blues festivali gibi etkinlikler yapılabilecek midir?
Çocukları ve gençleri hedef alan etkinlikler ile tanıtımında ve etkinliğin mekânında, artık alkollü içki markalarını çağrıştıracak nitelikteki unsurlar kullanılamayacak.
5- Fuar, festival gibi geçici etkinliklerde alkollü içki yasaklandı mı?
Kurumdan izin veren bir yazı alınması koşuluyla mümkün.
6- Bundan sonra herhangi bir kişi, telefon edip marketten alkollü içki siparişi veremeyecek mi?
Bu tür siparişe engel herhangi bir hüküm bulunmuyor.
7- Alkollü içkilerin hediye olarak verilmesi yasaklandı mı?
Alkollü içkiler bedelsiz, hediye, ödül, eşantiyon veya promosyon olarak dağıtılamayacak.
8- 20 cl ve altında bulunan alkollü içecekler yasaklandı mı?
Bakkal, market, kuruyemişçi, büfe gibi yerlerde satılamayacak.
9- Bar gibi yerlerde sigara satışı engelleniyor mu?
Evet. Yeni yönetmeliğe göre, açık alkollü içki satış noktalarında tütün mamulü satılamaz.
10- Sigara satılamayacak yerlerden sayılan eğitim öğretim hizmetleri verilen yerler’ tabirinden ne anlaşılacaktır?
Her somut olaya ve mekâna göre Kurum tarafından değerlendirilecek.
| | |
|
Nazım'ın kendi sesinden hiç yayınlanmamış iki şiiri...
DHA tarih 15.01.2011, 14:03 (UTC) | | Bu sır, Nâzım Hikmet'in kendi sesi ve hiç yayımlanmamış iki şiirini de hayranlarıyla buluşturdu. Tarihler 25 Nisan 1961'i gösterdiğinde Nâzım Hikmet ve Bedri Rahmi Eyüboğlu Paris'te bir araya gelir. Nâzım tam elli yedi şiirini teybe okur. Bedri Rahmi ülkeye dönerken yasaklı şair Nâzım Hikmet'in kayıtlarına el konulmaması için özel önlemler alır. Bedri Rahmi kayıtları oğlu Mehmet ve gelini Hughette Eyüboğlu'na bırakır. Hughette Eyüboğlu, Paris'teki kayıtların üzerinden elli yıl geçtikten sonra saklanan şiirlerin “gün ışığına çıkmasının zamanı gelmiştir" diyerek harekete geçer. Ve kayıtları Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'na teslim eder.
HİÇ BİLİNMEYEN İKİ ŞİİRİ
Yapı Kredi Yayınları ve Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Nâzım Hikmet'in kendi şiirlerini seslendirdiği Büyük İnsanlık-Kendi Sesinden Şiirler adlı CD'sini ve kitabını yayınlama kararı aldı. İki büyük yayın evini ilk kez bir araya getiren bu önemli projeyle ünlü şairin elli yedi şiiri, kendi sesinden yayınlanırken; bugüne kadar hiç yayımlanmamış iki şiiri de ortaya çıktı.
17 OCAK'TA OKURLARLA BULUŞACAK
“Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden" dizesiyle başlayan şiir Türkçe ya da Rusça hiçbir kaynakta yer almazken; “Bir ucu bir kuyuda kaybolan rüzgârlı bir şosede" dizesiyle başlayan şiir ise yalnızca Rusça yayımlanan Seçme Eserleri'nde bulunuyor. Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun arşivinde elli yıl saklandıktan sonra gün yüzüne çıkarılan eserler; şairin geçtiğimiz hafta ortaya çıkan gerçek doğum tarihi 17 Ocak'ta okurlarla buluşacak.
VERAYA VASİYET
Elli yıldır saklı kalan makara banttan günümüze, "Sana tüm şiirlerimi banda kaydedeceğim. Yaşamımın tüm sesi seninle kalsın.
Sonra Türkiye'ye de ver bu sesi. Bizim barışmamız ölümümden sonra olacak. Ülkeme dönmek için ölmek zorundayım."
Nâzım Hikmet'in Vera'ya söylediği bu sözler, Eyüboğlu'nun en büyük vasiyetlerinden biri haline geldi. “Bu kaydı çok iyi saklayın, aman ha!". Bu sözlerin sahibi olan Bedri Rahmi'nin, oğlu Mehmet ve gelini Hughette'e vasiyet ettiği kayıttaki ses Nâzım Hikmet'e ait. 1960'ların teknolojisi bir makara bantta tam elli yıl bekledikten sonra, Büyük İnsanlık-Kendi Sesinden Şiirler ile Nâzım Hikmet ülkesine sesiyle geri dönüyor.
KAYDIN HİKAYESİ
Nâzım Hikmet ve Bedri Rahmi Eyüboğlu Paris'te bir araya gelirler. Bedri Rahmi kayda “Patırtı yapmayın" diyerek başlar “Yeşilden mordan pembeden" şiirini okur, sonra Nâzım'a bırakır teybi. Nâzım elli altı şiirini soluksuz okur, elli yedincisine geldiğinde kısa bir ara vermek ister ve karşımıza “Bir Garip Yolculuk" ile (Saman Sarısı olarak bilinen şiiri) çıkar. “Bir Garip Yolculuk" şiirini okurken Nâzım'ın zorlandığını duyulur. “Olmadı" der, baştan alır, yarılarken kayıt duru verir.
BANT YILLARCA SAKLANDI
Bedri Rahmi Eyüboğlu arşivini büyük bir titizlikle yayına hazırlayan Hughette Eyüboğlu, artık zamanı geldiği düşüncesiyle makara bandı sakladığı çekmeceden çıkardı ve İş Bankası Kültür Yayınları'na teslim etti. Evet, bu bant uzun yıllar saklanmak zorunda kaldı, çünkü kayıttaki ses yıllarca yasaklıydı. Bedri Rahmi o yıllarda evlerini sık sık ziyaret eden polislere karşı önlemini daha kayıt sırasında almıştı. Kaydın başında “Mor" şiirini okuyarak adeta kendi sesini Nâzım'a siper etti. Bant evin çeşitli yerlerinde saklandı; kimi zaman yüklükte, kimi zaman merdiven altında… O kadar ki, Hughette Hanım, “artık zamanı geldi" dediğinde bandın bulunması bir hafta sürmüştü. Aradığı bir şey daha vardı: Nâzım'ın annesi Celile Hanım'ın yaptığı ve daha önce ortaya çıkmayan bir Nâzım portresi. Nâzım Hikmet'in Bedri Rahmi Eyüboğlu'na yadigârı olan bu portre ise Büyük İnsanlık-Kendi Sesinden Şiirler kitabının ön kapak içinde yer aldı
İŞTE NÂZIM HİKMET'İN GÜN YÜZÜNE ÇIKMAMIŞ İKİ ŞİİRİ
BÜTÜN YOLCULUK BOYUNCA HASRET AYRILMADI BENDEN
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
gölgem gibi demiyorum
çünkü hasret yanımdaydı zifiri karanlıkta da
Ellerim ayaklarım gibi de değil
uykudayken yitirirsin elini ayağını
ben hasreti uykuda da yitirmiyordum
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
açlıktı, susuzluktu demiyorum
sıcakta soğuğu, soğukta sıcağı aramak gibi de değil
giderilmesi imkânsız bir şey
ne sevinç ne keder
şehirlerle bulutlarla türkülerle de ilgisiz
içimdeydi dışımdaydı
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
zaten elimde ne kaldı bu yolculuktan
hasretten gayrı
BİR UCU BİR KUYUDA KAYBOLAN RÜZGÂRLI BİR ŞOSEDE
Bir ucu bir kuyuda kaybolan rüzgârlı bir şosede
bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak
yüzü saçlarıyla örtülü kavuşma saatımızın
bir de ağır yürüyor ki deli olmak işten değil
Bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak
ben de telefon direğine bağlıyım kollarımdan
yüreğim de yorgun mu yorgun duracak nerdeyse
bir de alnıma bir su damlıyor aynı yere artsız arasız
Bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak
ben de seni düşünüyorum da seni düşünüyorum
ben de seni düşündükçe o da ağırlaştırıyor
yürüyüşünü
bu böyle giderse yıkılabilirim direğin dibine
o yanıma varmadan | | |
|
8 yıldır kayıp olan Handan, 'aranan kişiler' kaydından düşürüldü.
DHA tarih 15.01.2011, 13:59 (UTC) | |
BURSA'da, 2003 yılının Mayıs ayında, üniversiteye hazırlanırken kütüphaneye ders çalışmak için giderken esrarengiz şekilde ortadan kaybolan ve kendisinden bir daha haber alınamayan 19 yaşındaki Hediye Handan Çakal'ın annesi, ölen eşinden, kaybolan kızına hak kalan Konut Edindirme Yardımı'ndan(KEY) yararlanması için 'gaiplik' davası açtı. Yapılan yargılama sonrası kendisinden 8 yıldır haber alınamayan Hediye Handan Çakal'ın nüfustaki kaydı silindi. Karar gereği, cesedine dahi ulaşılamayan genç kızın, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 'aranan şahıslar' listesindeki kaydı düşürüldü.
Merkez Yıldırım İlçesi Kaplıkaya Mahallesi DSİ Lojmanları'nda, babası Hayri Çakal 2001 yılında kanserden öldükten sonra, annesi 50 yaşındaki Fatma Çakal ile yaşayan ve üniversite sınavına hazırlanan Hediye Handan Çakal, 2003 yılının Mayıs ayında, dersane sonrası, kütüphaneye gitmek için evden ayrıldı. Ancak esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolan Handan'dan o andan itibaren bir daha hiç haber alınamadı.
Annesinin ve polisin yaptığı aramalardan herhangi bir sonuç çıkmazken, İstanbul'da hırsızlık suçundan arkadaşı 32 yaşındaki Onur Doğanyiğit ile yakalanan 50 yaşındaki Turan Gümüş, nezarette yatarken gördüğü rüyanın etkisi altında kalıp, vicdan azabı yaşadığını belirterek, Hediye Handan Çakal'ı Bursa'da kendilerinin kaçırdığını, tecavüz ettikten sonra Sakarya'nın Pamumova İlçesi'nde ormanlık bir alanda kendilerinden şikayetci olmaması için öldürdüklerini itiraf etti. Yapılan sorgulama sonrası tutuklanan sanıklar cezaevine konulurken, belirtilen arazide yapılan aramada Hediye Handan Çakal'ın cesedine ve eşyalarına ulaşılamadı. Mahkemede suçunu kabul etmeyen Onur Doğanyiğit serbest bırakılırken, Turan Gümüş ise yargılandığı Sakarya Ağır Ceza Mahkemesi'nce 2009 yılında serbest bırakıldı.
ÖLEN BABADAN KAYIP KIZINA KALAN PARA YAŞAYAN ANNE VE KARDEŞE
Kızından umudunu kesen ve cesedinin bulunması halinde kurban keseceğini söyleyen Fatma Çakal, diğer kızı 21 yaşındaki Merve Çakal ile Kaplıkaya Mahallesi'ndeki evlerinde eşinden kalan 600 TL emekli maaşı ile geçim sıkıntısı çekerek yaşamını sürdürmeye çalıştı.
Emekli olan eşinden kalan KEY ödemelerinden, kaybolan kızı Hediye Handan Çakal'ın hakkına düşen paradan yararlanmak isteyen Fatma Çakal, Bursa 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nde 8 yıldır kendisinden hiçbir haber alamadığı kızının mirasının kendisine ve kız kardeşine aktarılması için nüfustan kaydının silinmesi için 'gaiplik' davası açtı. Açılan dava sonucu 2009 yılının Mayıs ayında Hediye Handan Çakal'ın mirası annesine ve kız kardeşine nakledilince aile KEY ödemesi olarak kızının parası dahil 1100 TL'yi aldı.
Bursa 2'nci Sulh Hukuk Mahkemesi'nce nufustaki kaydı silinen Hediye Handan Çakal'ın yaklaşık 8 yıldır Bursa Emniyet Müdürlüğü ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 'aranan şahıslar' listesindeki kaydı da düştü.
ÖLEN KIZININ BABADAN KALAN MAAŞINI ALAMIYOR
Kızının cesedinin bulunması halinde mezarı başına gidip dua etmek için kurban adayan Fatma Çakal, DSİ'den emekli olan eşinin yaklaşık 10 yıldır emekli maaşından yararlanbası gereken kızı Hediye Handan Çakal'ın hesabında olması gereken paranın kendisine verilmediğini söyledi. Bürokrasinin mahkeme kararı dinlemediğini belirten Fatma Çakal, "Ben acı içersinde sefalet içersinde yaşıyorum. Kızımın parasını 'Bulunmadı' diye bana vermiyorlar. 'Bulun' diyorum cevap vermiyorlar. Ben ise kızım ve annem ile hakkımıza düşen 600 TL ile geçinmeye çalışıyoruz" diye konuştu. | | |
|
İşte ilk yüz nakli yapılacak Türk!
DHA tarih 15.01.2011, 13:52 (UTC) | | Türkiye'nin ilk yüz nakli adayı 49 yaşındaki Sezgin Ergen için geri sayım başladı.
18 yıldır maskeyle dolaşan Ergen, Sağlık Bakanlığı'nın yüz nakli ile ilgili yayınlayacağı mevzuatı bekliyor. Mevzuatın yayınlaması ve uygun vericinin bulunmasının ardından Ergen yeni yüzüne kavuşacak.
20 yaşındayken hiç tanımadığı bir kişiyle görücü usulü evlendirilen Ergen, eşiden gördüğü şiddet yüzünden 1993 yılının Mart ayında intihar girişiminde bulundu.
Zonguldak'taki evlerinin yatak odasında av tüfeğini alıp çenesini namluya dayadı, fakat namlunun sekmesiyle Sezgin Ergen'in yüzü parçalandı. Sezgin Ergen, 9 saatlik bir ameliyatın ardından yaşama tutundu fakat yıllar süren hastane süreci başladı.
Yüzünü kaybettiği için yemek bile yiyemeyen Ergen, 18 yılda 60 ameliyat geçirdi. Vücudunun çeşitli yerlerinden parçalar alınarak çene, dudak, burun ve yanak yapıldı.
18 yıldır maskesini hiç çıkarmayan Sezgin Ergen, Türkiye'nin ilk yüz nakli adayı olarak Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Hastanesi'ne kayıt yaptırdı.
AÜ Tıp Fakültesi tarafından gerçekleştirilecek nakil için önce mevzuat, sonra da Ergen'in yaşına uygun bir verici bekleniyor. Konuyla ilgili üniversite düzenlenen basın toplantısında Türkiye'nin ilk çift kol naklini gerçekleştiren AÜ Hastanesi Plastik Rekonstrüktif Cerrahi Estetik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ömer Özkan, 'çift kol nakli'nin ardından yüz nakli için çalışmalara başladıklarını belirterek, "Bundan sonra durmak yok, yolumuza devam edelim diye konuştuk" dedi.
Türkiye'nin ilk yüz nakli adayı Ergen'in ameliyatı başarılı olursa dünyada da 10'uncu yüz nakli ameliyatı olacak. Doç. Dr. Özkan, yüz nakli ameliyatının ardından alıcının ne eski yüzüne geri döndüğünü, ne de vericinin aynısı olduğunu söyledi.
İlk nakil 5-6 ay sonra
Kol nakli sırasında konuyla ilgili bir yasanın bulunmadığını fark ettiklerini belirten Doç. Dr. Özkan, Sağlık Bakanlığı'nda geçen hafta Akdeniz Üniversitesi önderliğinde mevzuat çalışması gerçekleştirildiğini söyledi. Yasayla ilgili altyapının oluşturulduğunu ve taslağın tamamen istedikleri gibi çıktığını belirten Doç. Dr. Ömer Özkan, "Mevzuat 1 ay içinde tamamlanacak ve 5- 6 ay içinde yüz naklini yapabilcek duruma geleceğiz" dedi.
Başvuru rakamları
Doç. Dr. Özkan, üniversiteye şu ana kadar kol nakli olmak isteyen 110 resmi başvuru olduğunu, 50 hastanın mail yoluyla cevaplandığını ve 100 hastadan kendisine ulaşan maillere cevap vermediğini kaydetti.
Bu hastalar içinde 50'sinin kol nakline elverişli olduğunu belirten Doç. Dr. Özkan, kol nakli olmak isteyen hastalara tek kol nakline izin verilmediği ve başvuruların yaş aralığının 16 ile 60 yaş arasında olması gerektiği hatırlatmasında bulundu. Yüz naklinde ise başvuru sayısının 20 olduğunu ve bunlar içinde 10'unu yüz nakline uygun bulduğunu aktaran Doç. Dr. Ömer Özkan, "Bu 10 içinde 3'ü çok uygun" dedi.
Yüz naklinde hastanın ruh halinin çok iyi olmasının da operasyonda çok önemli bir unsur olduğunu kaydeden Doç. Dr. Ömer Özkan, "Yüz naklinde alıcıyla vericiyi yanyana getirmemek gibi etik ve tıbbi kurallar var. Vericiye saygı çok önemli. Asla travmatize olmayacaklar. Yüz alındığı zaman, yüz eksik olmayacak. Aile o maskeyi fark etmeyecek" diye konuştu.
Telekonferans görüşme
Basın toplantısında Türkiye'nin ilk yüz nakli adayıyla gerçekleştirilen telekonferans görüşmede Sezgin Ergen yüz nakli gerçekleşirse ilk olarak çocuğuna yemek pişireceğini söyledi. Ergen, yüzünün düzelmesiyle birlikte hayatına yeniden kavuşacağını belirtti. | | |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Hayat baştan sona doğru yaşanır fakat sondan başa doğru anlaşılır...! KİERKEGAARD |
|
|
|
|
|
|
|
Kadraj |
|
|
|
|
|
|
-http://www.adkf.org/
-http://www.ileri2000.org/
-http://mrspak.blogcu.com/che-guevara-nin-hayati-ve-siirleri/142630
-http://www.turk-che.org/
-http://www.facebook.com/nedim.senere.destek?ref=ts&sk=wall
-http://www.facebook.com/BEKIRCOSKUNveYAZILARI?v=info
-http://www.facebook.com/pages/Y%C4%B1lmaz-%C3%96zdil/129468367086218?sk=wall
-http://www.facebook.com/tsaylan
-http://www.odatv.com/
-http://www.facebook.com/odatv
-http://www.facebook.com/arenahaber
-http://www.starhaber.com.tr/
-www.okanbayulgenshow.tripod.com
-www.okanbayulgen.com
-http://www.yazaroku.com/yazar/bekir-coskun/463.aspx?
-http://www.facebook.com/BEKIRCOSKUNveYAZILARI
-www.mesutyar.com
-http://www.yazarx.com/YazarDetay.aspx?YazarID=2405
-www.metinuca.com.tr
-http://www.ider.org/index.php/letiim
-http://www.araguler.com.tr/
-http://www.belgeselfotograf.com/aid=23.phtml
-http://www.fotografya.gen.tr/issue-7/caral.html |
|
|
|
|