KA-TOTH Yaşamın anahtarı.....
İnsan kendini yanlızca insanda tanır...! GOETHE  
  Ana Sayfa
  =>Vizyonumuz
  =>Misyonumuz
  KA-TOTHçular(GİRİŞ)
  KA-TOTHçular(KAYIT)
  Ziyaretçi defteri
  SİTE NEVİGASYONU
  Saklı Gerçek Kalmasın(İletişim)
  Site Reytingi
  PANO
  KATALİZÖR
  Kendimize Olan İzimize Doğru...
  Hayatın İçinden İnsan Portreleri
  Burayı Kesinlikle Tıklamayınız...!(Gazete ABONE)
  Burayı Kesinlikle Tıklamayınız...!(Gazete)
  Burayı Kesinlikle Tıklamayınız...!(Haberler)
  İnsan Dökümü(Haberler)
  Anketler
  Paradikma
  Oda Tv
Burayı Kesinlikle Tıklamayınız...!(Haberler)
Bir kör bir köre yol gösterirse ikiside çukura yuvarlanır... MATTHEW HENRY Bir sofist olan Protagoras, “İnsan her şeyin ölçüsüdür” diyerek, doğruluğun insanlara göre değiştiğini ileri sürmüştür.Ki insanlık tarihini incelediğimizde Tanrının koyduğu bir ölçüyü ayarlayamayan Havva ile Ademin sonuç olarak kendilerini ölçüyü ayarlayıcı konumda bulmalarıyla hayat yoluna başlanmıştır.Elbette ölçü olan insandır.Yaşanılan dönemin şartları(sosyal hayat,kültürel hayat,siyasal durumlar dini inanç vs,) ve buna paralel olarak zihniyet ölçünün unsuru konumundadır.Rasyonalizme göreyse doğru bilginin olanaklı olduğu ve doğru bilginin ölçütünün tek kaynağının akıl olduğu vurgulanır.Bu doğrultuda rasyonalist filazoftlardan Sokrates: Aklın, değişmez ve gerçek varlığın bilgisine doğuştan sahip olduğunu, Platon: Zorunlu, kesin, genel geçer bilginin var olduğunu, bu bilgilerin de ideaların bilgisi olduğunu,Aristoteles: Bilgi edinme yetisinin akıl olduğunu. Ancak akıl bilgiyi taşıyan değil, üreten bir yeti olduğunu,Hegel:Doğru bilgiye hiçbir deneye başvurmadan, yalnızca düşüncenin sınırları içinde kalınarak ulaşılabileceğini ileri sürer. KA-TOTH der ki insan yaşadığı çağın koşullarındaki ölçüyü karşısındaki insandan insana değişen ölçünün bilgisine varamayarak akıl yolu ile diğerine kıyasla edindiğin doğru bilginin gereği gibi davranmaz isen ölçüsüz kalmış olursun. İşte hayat ritüelinin bireylerde disosyatif haline getirtilen meblalarını bu zihniyetle incelemek yaşamın sistemini değiştirmeyecek olsa bile Kendimize Olan İzimizi Kaybetmememize olanak sağlayacaktır.Günümüz yaşamında akıl almayacak kaosları görmezden gelerek örselenmek yerine insanları tanıyarak değer yargılarımızı ortaya koymak sağlam bir duruş oluşturmamız demektir.
Atatürk çizgi roman oldu
Hürriyet tarih 11.01.2011, 15:10 (UTC)
 

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün manevi kızı Ülkü Adatepe'nin oğlu Ahmet Kemal Doğançay, Atatürk ile annesinin altı yıl boyunca yaşadıklarını çizgi roman haline getirdi.

Doğançay, yaptığı açıklamada, annesi Ülkü Adatepe'nin, Atatürk'ün vasiyetinde yer alan beş manevi kızından biri olduğunu ve hala kızı olarak maaş aldığını belirterek, diğer kızlarının da Sabiha Gökçen, Afet İnan, Nebile ve Rukiye olduğunu söyledi.

Zübeyde Hanım'ın, anneannesi Vasfiye Hanım'ı evlatlık edindiğini belirten Doğançay, süreci şöyle anlattı:

“Atatürk, annemi sokaktan bulmuyor. Anneannem Vasfiye'nin annesi ve babası, Balkan Savaşı'nda ölüyor. Dedesi, anneannemi Zübeyde Hanım'a veriyor. Anneannemi, Zübeyde Hanım 1,5 yaşından itibaren büyütüyor. Zübeyde Hanım'ın vefatından sonra anneannem bir süre Mustafa Kemal'in kız kardeşi Makbule Hanım ile kalıyor. Atatürk, annesinin yadigarı olan anneannemle yakından ilgilenip, onu Gazi Orman Çiftliği'nde istasyon şefliği yapan ve Fransızca da bilen dedemle evlendiriyor. Atatürk, anneannemin hamile olduğunu öğrenince, 'erkek ya da kız bu çocuğun adı Ülkü olacak' diyor. Annem, 26 Kasım 1932'de doğuyor. Atatürk, annemi ilk kez 40 günlük bebekken görüyor. Daha sonra Atatürk, annemi ve anneannemi yanına alıyor, sonra da ayrılmıyorlar. Atatürk, her gün annemle bir kaç saat oynarmış. Annem, okumayı, yazmayı, resim yapmayı hatta çatal-bıçak kullanmayı Atatürk'ten öğrenmiş. Atatürk, sonraki yıllarda anneme bir ev almış. Evi, kendisi döşemiş, koltukları mobilyaları kendisi taşımış.”

Atatürk'ün, küçük Ülkü'yü çok sevdiğini, ziyaretlerinde yanından ayırmadığını anlatan Doğançay, annesinin 1937 yılı Cumhuriyet Balosu'nda giydiği kıyafeti Atatürk'ün tasarladığını ve diktirdiğini belirtti.

HER BİRİNDE İKİ HİKAYE OLAN 12 KİTAP HAZIRLANACAK

Ahmet Kemal Doğançay, Atatürk ile annesi Ülkü Adatepe'nin altı yıl boyunca yaşadıklarını çocuklara yönelik çizgi roman haline getirdiğini bildirdi.

İlköğretim çocuklarına yönelik çalışmanın politik yanı olmayan, sevgiyi, beraberliği, birleştirmeyi ve Atatürk'ün sıcakkanlılığını göstermeyi amaçladığını vurgulayan Doğançay, her birinin içinde iki hikaye olan 12 kitap hazırlayacağını söyledi.

Hazırlıkları tamamlanan “Ülkü/Atatürk'ün Küçük Kızı” adlı ilk kitapta, “Saraydaki Kuzu” ve “Gazinin Talihsiz Pabuçları” adlı hikayelerin yer aldığı belirten Doğançay, diğer kitaplarda ise “Ülkü ve Tifo”, “Emir Abdullah'ın Sorgulanması”, “Ata'nın Yüzme Öğretmesi”, “Dalkavuk Politikacı”, “Elle Yenen Pirzolalar”, “Akrobat Dansçı”, “Üşüme Askercim”, “İnönü'nün Kızıyla Bebek Kavgası”, “Atamı Son Görüşüm”, “Balıklarım ve Atam”, “İlk Görüşme ve Saat”, “Annem ve Zübeyde Ninem”, “Kıskanç Uşak”, “Bıldırcın Hikayesi”, “Atatürk Plak Dolduruyor”, “Denizaltı Macerası”, “Dolmabahçe'ye Gizli Gelişimiz”, “Sigara İçen Arkadaşlarım”, “Balo Elbisemi Çizen Atatürk”, “İlk Öğretmenim”, “Çimene Oturma Üşütürsün”, “Atatürk ve Dekoratörlük” adlı hikayelerin yer alacağını kaydetti.

“UZUNCA BİR SÜRE RESSAM ARADIM”

Hikayeleri kendisinin kaleme aldığını, çizimleri ise Yüksel Akman ve Gökhan Yıldırım'ın yaptığını belirten Doğançay, şu bilgileri verdi:
“Kitap, çocuklara yönelik olduğu için ince detaylara girmemek, daha basit çizimler yapmak gerekiyor. Çocuklar parlak renkler seviyor. Atatürk'ün babacan havasını vermek başlı başına bir iş olduğu için uzunca bir süre Atatürk'ün portresini çizecek bir ressam aradım. Gazetelere ilanlar verdim. Kitapta, Atatürk bilge rolünde öğütler verecek. Çizimin de öyle olması için çalıştık. Hatta bir kaç portre ben çizdim ve ressamlara gösterdim. Sonra ressamlar Yüksel Akman ve Gökhan Yıldırım üzerinde anlaştık.”

Çizgi romanların basımı için yayınevlerinden gelen teklifleri değerlendirdiğini belirten Doğançay, şöyle devam etti:

“30 yıldır ABD'de olduğum için yayınevleri konusunda çok bilgim yok. Bir çalışma yaptım, 2 bine yakın yayınevi var. Şimdi belli yayınevleriyle konuşmaya başladım. Bütün yayınevlerine şans vereceğim. Çizgi romanın reklamının iyi yapılması lazım. Yayınevlerinin reklam bütçelerine bakıyorum. Basmak önemli değil, projenin değerince tanıtılması gerekiyor. Bu çalışmayı yürekten sahiplenecek bir yayınevi ile anlaşacağız. Bu işi sadece para için görmeyecek yayınevi bulmaya çalışıyorum. Teklifler var 'Hemen basalım' diyorlar ama biraz daha görüşmek istiyorum. Acelemiz yok, 85 yıl beklenmiş. Daha önce böyle bir çalışma yok. Çocuklarımızın kahramanları dışarıdan geliyor, onlar da vurdulu kırdılı. Çocuğun değerlerimizi öğrenmesi çok önemli.”

Anlaşacağı yayınevinin bir de sergi açması gerektiğini vurgulayan Doğançay, “Sergide, kitapta yer alan her sayfa sergilenecek. Sergiye gelen bütün romanı okuyabilecek. Çizgi roman sayı sayı yürüyerek okunabilecek. Serginin bir diğer tarafında da annem ile Atatürk'ün resimleri yer alacak” dedi.

ÇİZGİ FİLM ÇALIŞMASI

Çizgi romanın, çizgi filme aktarılması için de çalışmalar yaptığını kaydeden Doğançay, bu konuda da Eskişehir'deki Anadolu Üniversitesi ile temasa geçtiğini söyledi.

Doğançay, konuşan çizgi roman üzerinde de çalıştığını ifade ederek, şu bilgileri verdi:

“Çizgi romanın DVD'sini hazırlayacağız. Roman, televizyondan izlenip, kitaptan da takip edilebilecek. Hikayedeki olayları bir kişi anlatacak ve kuş, araba sesleri gibi çevre sesleri olacak. Ayrıca Atatürk, küçük Ülkü ve diğer karakterlerin konuşmaları seslendirilecek. Sesli çizgi roman, radyo tiyatrosu gibi olacak. Bunun çocukların beyin gelişimi açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Şu anda seslendirme sanatçılarıyla görüşüyoruz.”

Sesli çizgi romanı İngilizce de yapmayı düşündüğünü kaydeden Doğançay, “Biz de 'Dışarıdan gelirse iyidir, biz yaparsak kötüdür' anlayışı hakim. Bu çok yanlış bir yaklaşım. Biz daha iyisini yapabiliriz. Ufkumuzu geliştirmemiz lazım” diye konuştu.
 

Kars'taki "insanlık anıtı"nın yıkım kararı..
YASEMİN BAY - TURGAY İPEK - DHA tarih 11.01.2011, 14:49 (UTC)
 
Erdoğan 'ucube' dediği heykeli yapan isim konuştu

Başbakan Erdoğan’ın yıkılacağını söylediği ‘İnsanlık Anıtı’na imza atan ünlü heykeltraş Mehmet Aksoy, ‘Başbakan beğenmedi diye yıkın kaldırın diyemez; öyle bir ülkede yaşamıyoruz. Hani demokrasi, hani hukuk’ diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Sarıkamış Şehitleri Töreni için gittiği Kars’ta, heykeltıraş Mehmet Aksoy tarafından yapılan ve henüz tamamlanamayan “İnsanlık Anıtı” heykelini ucube olarak nitelendirmesi tartışma yarattı. Erdoğan, konuşmasında 2008 yılında tamamlanması planlanan fakat yapımı Koruma Kurulu kararı doğrultusunda durdurulan “İnsanlık Anıtı”nın yıkılacağını ve yerine park yapılacağını da açıkladı.

Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz heykeltıraş Mehmet Aksoy, Başbakan’ın açıklamasını okuduğunda çok şaşırdığını söyledi: “Niye böyle bir dil kullanılır? Hayret ettim. Küfür gibi bir laf bu. Ve ben bunun karşılığını veremem. Ne olacak peki? Mahkemeye vermeyi düşünüyorum Başbakanı. Benim niyetim onu mahkemeye verip caydırmak, ders vermek değil. Benim meselem o heykelin bitirilmesi. Bitmemiş bir heykelin üstünden konuşuluyor.”

Aksoy, Başbakan’ın dini duyguları kullandığını, heykelin Erdoğan’ın bahsini ettiği gibi Hasan Harakani Hazretleri’nin hemen yanı başında olmadığını dile getirdi:

“İnsanların kafalarında yer etmiş kavramları, yatır, dede gibi, kullanarak konuşuyorlar. Bahsi edildiği gibi bir mesafe yok ortada. Ayrıca heykel SİT alanına yapılmıştır deniliyor. Oysa ki Koruma Kurulu’nun kararıyla SİT alanı olduğu biline biline heykelin yapımına başlanmıştı. Koruma Kurulu onay vermişti. Zaten sit alanına heykel yapılamaz diye bir kanun yok. Daha sonra MHP’liler tekrar Koruma Kurulu’na müracaat edip heykel için durdurma kararı çıkarttılar.”

Aksoy, 30 metre yüksekliğinde ve Ermenistan’dan da görülebilen Türkiye’nin en büyük heykeli “İnsanlık Anıtı”nın barışı simgelediğini dile getirerek “Başbakan, Cumhurbaşkanı Ermenistan’a gidiyor barış için. Ama bir yandan da barış öneren, savaş karşıtı bir anıtı yıkmaya çalışıyor. Hani barış istiyorduk? Başbakan bilgi toplasaydı keşke. Ki Kültür Bakanı’nda bu bilgi var, ona aktarabilirdi” dedi.

“İnsanlık Anıtı”nın yıkılamayacağını vurgulayan Aksoy, şöyle devam etti: “Ben yaptım oldu, ben istemiyorum kaldırın gibi bir tavır ne cumhuriyete ne demokrasiye ne fikir özgürlüğüne yakışır. Hani fikir özgürlüğünü savunuyorduk? Bu heykel yıkılamaz. Öyle kolay değil. Cumhuriyette yaşıyoruz, hukuk var, kanunlar var. Başbakan canı istedi, beğenmedi diye yıkın kaldırın diyemez; öyle bir ülkede yaşamıyoruz. Demokrasi deyip duruyoruz, hani demokrasi, hani hukuk. Nasıl kendinizde bu hakkı görüyorsunuz?”

Davutoğlu da o anıtı istemedi

Bu arada Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da, İnsanlık Anıtı’nın Kars’ın mimarisine uygun olmadığını söyledi. Davutoğlu, “Kars gerek Selçuklular, gerekse Osmanlı döneminden mimari bir geleneğe sahip. Bu mimari estetik arasında bu anıt mimariyi yansıtmıyor. Kars’ın kültürünü yansıtmamış. Mimari estetiğe uymamış. Mimari dokuya uygun eserler yapmak lazım. Bu kadar zengin bir mimarini arası da iyi durmamış” dedi.

Melih Gökçek’in ‘tükürürüm böyle sanatın içine’ dediği heykeli de Aksoy yapmıştı

Mehmet Aksoy, daha önce de “Periler Ülkesi” adlı eserine hakaret ettiği için Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek ile mahkemeye vermişti. Gökçek 1994 yılında “Periler Ülkesi” için ‘tükürürüm böyle sanatın içine demiş ve heykeli parçalatmak için yerinden kaldırtmıştı. Aksoy’un açtığı dava 2002’de sonuçlanmış ve Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi Melih Gökçek’i Aksoy’a tazminat ödemeye mahkum etmiş ayrıca eserin eski yerine konulmasına karar vermişti.

Eski Belediye Başkanı: O zaman Ak Partiliydim
CHP’li eski Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, “Ben bu anıtı yaptırırken AK Parti’nin belediye başkanı idim. O zaman kimse bana ’bu ucubedir’ demedi. Ama ben Başbakan’ın görüşüne saygı duyarım. Ne diyebilirim ki? Herkesin farklı bakışı var. Beni öldürmek isteyen kişinin bile görüşüne saygı duymak lazım. İnsanlık Anıtı’nı, Ermenistan’daki Soykırım Anıtı’na karşılık Kars‘a diktik. Bu anıt iyi ile kötünün mücadelesini temsil edecekti” dedi.
 

Zeki Müren ile aynı erkeği seviyorduk
DHA tarih 11.01.2011, 13:47 (UTC)
 

Bitmeyen dargınlığın nedenini Bülen Ersoy açıkladı...

Bülent Ersoy, Günay Restaurant'ın sahnesinden şunları söyledi:

"Rahmetli Zeki Müren ile aynı adama aşık olmuştuk. Bu adam, o dönem Çakıl Gazinosu'nun sahibi Behzat Şenyıldız'dı. Çok yakışıklıydı. Zeki Müren ile ölümüne kadar olan küslüğümüzün tek sebebi budur."

Şu an otomobil galerisi sahibi olan Behzat Şenyıdız "Bu sözlerin şaka olduğunu düşünmek istiyorum. yoksa dava açmam gerekir. Ben düzgün aile yaşantısı olan, torun sahibi biriyim. Bülent ne yapmaya çalışıyor anlamadım " dedi.
 

Güneş ve Ay tam 6 kere tutulacak.
DHA tarih 05.01.2011, 15:06 (UTC)
 
ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Astrofizik Araştırma Merkezi ve Gözlemevi Müdürü Prof. Dr. Osman Demircan, bu yıl 4'ü güneş, 2'si ay olmak üzere toplam 6 tutulmayla ender rastlanan bir durumun gerçekleşeceğini açıkladı.

Bu yıl gerçekleşecek 6 tutulma olayından ilki bugün (4 Aralık) parçalı güneş tutulması olarak gerçekleşti. Akdeniz bölgesinde bazı illerde izlenebilen parçalı güneş tutulması Çanakkale'de ise havanın kapalı olması nedeniyle gözlenemedi. ÇOMÜ Astrofizik Araştırma Merkezi ve Gözlemevi Müdürü Prof. Dr. Osman Demircan, "Eğer hava açık olsaydı parçalı güneş tutulması Çanakkale'den yüzde 71 oranında örtülmüş olarak gerçekleşecekti. Ancak iklim koşulları buna izin vermedi. Maalesef bundan sonra bu orana en yakın olarak, tam Güneş tutulmasının yaşanacağı 2088 yılında izleyebileceğiz" dedi.

Her yıl 6 ay arayla iki grup tutulma gerçekleştiğini belirten Demircan, 2011 yılının bu bakımdan özel bir yıl olduğunu söyledi.

NASA'dan yapılan açıklamaya göre 2011 yılında 6 tutulmanın olacağını belirten Prof. Dr. Osman Demircan, "Buna göre, bu yıl 4 Ocak, 1 Haziran, 1 Temmuz ve 25 Kasım'da parçalı güneş tutulmaları olacak. Ayrıca 15 Temmuz, ve 10 Aralık'ta tam ay tutulması yaşanacak. Yani ender yaşanan bir olay meydana gelecek. Çünkü bir yıl içinde 6 kez tutulma bundan sonra 2029, 2047, 2065, 2076'da ve 2094 yıllarında gerçekleşecek. Ancak bunların hepsi aynı yerden gözlenemeyecektir" dedi.

Demircan, bugün yaşanan Güneş tutulmasının ise Avrupa Uzay Ajansı ve NASA işbirliği ile havanın açık olacağı önceden belirlenen İran'ın İsfahan kentinden web sitesi üzerinden canlı olarak yayınlandığını söyledi.
 

Fotoğrafların diliyle 'Kadın ve şiddet'
DHA tarih 05.01.2011, 14:56 (UTC)
 

Doğa Rutkay'ın da aralarında bulunduğu 50 ünlü kadın bu sergide buluşacak.

“Kadın ve Şiddet” konulu fotoğraf sergisi Doğtaş’ın ana sponsorluğunda yarın Nişantaşı City’s de açılacak.

Fotoğraf sanatçısı Ümit Karalar’ın “Sheddeath” başlıklı sergisine Doğa Rutkay, Zeynep Beşerler, Deniz Çakır, Rojda Demirer, Zeynep Mansur gibi 50’ye yakın ünlü kadın destek verdi.

Sergi şiddet gören kadının yaşadığı duygusal çöküntüyü ve çaresizliği topluma aktarmayı hedefliyor.
 

İskambil kağıtlarını resimleyip adını Osmanlı Böcekleri koyan Baruter, interneti birbirine kattı.
DHA tarih 05.01.2011, 14:50 (UTC)
 

Bahadır Baruter, iskambil kağıtları resimledi, adını da Osmanlı Böcekleri koydu. Baruter'e göre görsel bir şölen olan bu çizimler interneti birbirine kattı.

Karikatürist Bahadır Baruter çok ilginç bir iskambil destesi tasarımına imza attı. Baruter’in resimlediği iskambil destesinde, klasikleşmiş batılı kraliyet figürleri yerine Osmanlı figürleri yer alıyor. Ancak böcek biçiminde…

Radikal gazetesine konuşan Baruter bu ilginç fikrin nasıl aklına geldiğini şöyle anlatı; “Aklıma ilkin çok kolay bir fikir geldi. Avrupa saltanat figürleri yerine Osmanlı’nınkileri resmetmek...

Ancak ham haliyle yavan ve basit bir buluştu bu. Bu fikri daha zengin bir boyuta taşımalıyım diye düşündüm. O an doğdu kafamda, saltanat ve haşarat imgelerini çakıştırma fikri.”

Osmanlı sultanlarının böcek biçiminde çizilmesini hakaret olarak algılayan bazı çevrelerden eleştiri ve hakaret geldiğini söyleyen Baruter’e göre bunlar sanatçı ve entelektüel düşmanlığının kanıtları.

İşte çizerin internetteki yorumlarla ilgili Radikal'in sorduğu sorulara yanıtı:

Bu kartlar internet ortamında ortalığı karıştırdı. Sultanları böcek vücudunda çizmenizi hakaret olarak algılayanlar var.

Evet, kartları internet ortamında ilk kez sergilediğimizde birtakım çevrelerden hakaret ve kınama yağdı. Kendilerine “Ceddi Türk, nesli Türk Osmanlı torunlarıyız” falan türünden isimler veren Osmanlı fanatiği milliyetçi lumpen çevrelerdi bunlar. Osmanlı’ya kutsallık atfedişlerindeki fanatizm onları inanılmaz tahammülsüz ve saldırgan kılmış. Günlerce “Osmanlı’nın yüce mirasından çek elini bre zındık, bre kafir” türünden ya da “Senin ananı, bacını böcek yapsalar iyi mi olur?” gibisinden sataşmalarla doldu yorum listeleri.

Sizi en çok hangi yorum şaşırttı peki?

Bir tanesi vardı ki beni hakikaten dehşete düşürdü. “Ben bu herifi araştırdım, kendisi Ermeni asıllı ve Amerika’da eğitim görmüş bir şahısmış” gibisinden sözde bir ‘karalama’. Giderek bu protesto silsilesi birbirini tetikleyerek bir linç dalgasına dönüştü. Arada aklıselim birileri çıkıp da “Yahu yapmayın etmeyin, yanlış anlıyorsunuz, adamın derdi o değil” falan diye savunmaya kalktığında onu lince yelteniyorlardı bu kez. Hepsini silip söz haklarını kısıtlayarak güya susturduk da bu linç silsilesi durabildi. Oysa o yorumlar da olumlularıyla bir arada orada kalsınlar isterdim.

Tüm bu tartışmalar ne hissettirdi size?

Müthiş bir sanatçı ve entelektüel düşmanlığı dikkatimi çekti. Örneğin çizerler olarak bizler toplumda bir hayli şefkat veya en azından makul düzeyde hoşgörü gördüğümüze kendimizi inandırmış insanlarız. Meğer sadece kendi küçük çevremizdeki kültürlü bir azınlığın bize lütfettiği bir sevgi ve kabullenişmiş bu. O çevrenin dışına çıktığımızda, hele bir de bir alınganlığı uyardığımızda sanatçı ya da entelektüelliğimizin nasıl bir tiksinti ve nefretle karşılanabileceğini görmek beni bir hayli sarstı. Bence biz sanatçılar veya aydınlar, yazarlar, çizerler ve onların takipçileri olan kültürseverler, bizler bu ülkede kendi pişirip kendi yiyen bir avuç azınlığız. Çevremiz kâbus gibi bir taassup ve düşmanlıkla sarılı. Böcekler canlılık zincirinin en faydalı ve hayati öğeleri. Ölçü tiksinçlikse hiçbir böcek türünün kurbanlarının kadınlarına tecavüz etmediği ve çocuklarını diri diri gömmediği ve düşmanlarına zevk için işkence etmediği bir dünyada insanoğlu tüm bunları büyük bir vicdan rahatlığıyla yapabilen bir varlık olarak çok daha tiksinçtir diye düşünüyorum. Savaşlarda birbirimize yaptıklarımızı hatırlayalım, en zehirli böcekten çok daha ölümcül değil mi bizim bombalarımızın zehiri. Yaratılan her mahlûkun faydalı olduğuna inanmış dinsel görüşler bile benim savımı destekler gibi. Hiçbir kutsal kitapta böceklerin faydasızlığıyla ilgili bir tek ifade bulamazsınız. Bence insanoğlunun böceklere olan düşmanlığının kökeninde bir gün öldüğünde onlar tarafından yenilecek olduğunun bilgisi ve korkusu yatıyor. Bir de böceklerin mi daha çok insan, insanların mı daha çok böcek öldürdüğünü düşünecek olursak, kimin daha bencil bir vahşet taşıdığı ortaya çıkar. İnsanoğlunun mu tarihi daha karanlıktır yoksa böceklerinki mi sizce?
 

<- Geri  1  2  3  4  5  6  7  8  9  10 Devam -> 
 
Hayat baştan sona doğru yaşanır fakat sondan başa doğru anlaşılır...! KİERKEGAARD  
 

Dünyadaki sorunların kaynağı nedir?
Değişim ihtiyacının farkına varılmaması
insanların hırsları
iyilerin zayıf kötülerin güçlü oluşu
insanların kurallara uymamaları
insanın doğası gereği

(Sonucu göster)


 
Kadraj  
  -http://www.adkf.org/
-http://www.ileri2000.org/

-http://mrspak.blogcu.com/che-guevara-nin-hayati-ve-siirleri/142630
-http://www.turk-che.org/

-http://www.facebook.com/nedim.senere.destek?ref=ts&sk=wall

-http://www.facebook.com/BEKIRCOSKUNveYAZILARI?v=info

-http://www.facebook.com/pages/Y%C4%B1lmaz-%C3%96zdil/129468367086218?sk=wall

-http://www.facebook.com/tsaylan

-http://www.odatv.com/

-http://www.facebook.com/odatv

-http://www.facebook.com/arenahaber

-http://www.starhaber.com.tr/
-www.okanbayulgenshow.tripod.com
-www.okanbayulgen.com

-http://www.yazaroku.com/yazar/bekir-coskun/463.aspx?
-http://www.facebook.com/BEKIRCOSKUNveYAZILARI

-www.mesutyar.com
-http://www.yazarx.com/YazarDetay.aspx?YazarID=2405

-www.metinuca.com.tr

-http://www.ider.org/index.php/letiim

-http://www.araguler.com.tr/

-http://www.belgeselfotograf.com/aid=23.phtml

-http://www.fotografya.gen.tr/issue-7/caral.html
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol